OKUMA METNİ / "Osmanlı Mimarisinin Yapısı ve Özellikleri"
Osmanlı Mimarisinin Yapısı ve Özellikleri
Osmanlı Mimarisi Erken Dönem, Klasik Dönem ve Geç Dönem Osmanlı Mimarisi olmak üzere üç dönemden oluşur.
ERKEN DÖNEM OSMANLI MİMARİSİ
Erken dönem mimarisi 1299 yılında Osmanlı Devleti’nin Osman Gazi tarafından Söğüt'de Osmanlı'nın tarafından kurulması ile 1501 yılında Bayezid Camii'nin (1501-1505) inşaatının başlaması arasındaki dönemi kapsar.1437 yılında inşaatı tamamlanan Üç şerefeli Camii hem erken dönemin en önemli yapıtlarından kabul edilmektedir; hem de klasik dönemin özelliklerinden olan iç avluya sahip planlar ve ana kubbe öğelerinin ilk kez uygulandığı bir yapıdır. 1365 ile 1453 yılları arasında devlete başkentlik yapmış olan Edirne'de ise ağırlıklı olarak cami ve medrese inşa edildi. Bizans mimarisi ve Selçuklu mimarisi etkilerini taşısa da bu dönemde klasik döneme dayanak oluşturacak fikirlerin ilk uygulamaları gerçekleşti. Ayrıca Klasik dönemin en önemli mimari kavramlarından birisi olacak kubbe kullanılması pratiği ortaya çıktı. 1333 ile 1334 yıllarında inşa edilen Hacı Özbek Camii Osmanlı mimarlık tarihinde inşa edilmiş ilk cami olarak kabul edilir. İznik'te yer alan bu yapı aynı zamanda tek kubbeli Osmanlı camii türüne de ilk örnektir. Dönemin kayda değer diğer yapılarının başında 1472 yılında inşa edilen Çinili Köşk gelmektedir. Çinili Köşk Osmanlı mimarisinde daha sonra pek rağbet görmeyecek olan çininin dış kaplama olarak kullanıldığı nadir uygulamalardan biridir.
KLASİK DÖNEM OSMANLI MİMARİSİ
1501 ile 1703 yılları arasında hâkim olan Klasik dönemin örnekleri ağırlıklı olarak İstanbul'da yer alır. Özel mülkiyet kavramının olmamasından dolayı sivil mimari örneklerin olmadığı bu dönemde daha çok dinî yapılar ve kamu yapıları inşa edildi. Klasik dönemin mimarlarının genel yaklaşımı yüksek ve görkemli yapılar inşa etmek yönündeydi. Bu sebepten erken dönemde uygulanmaya başlanan kubbeli ve merkezî planlı yapılar, klasik dönemde daha anıtsal ölçeklerde uygulandı. Bu 2 dönemi etkileyen önemli yapılardan birisi de 537 yılında inşa edilen Ayasofya idi. Ayasofya gibi büyük ana kubbelerin inşa edilebilmesi için yarım kubbelerin kullanılması pratiği de bu dönemde yaygınlaştı. Bu amaçla inşa edilen yapıların başında gelen camilerde ağırlıklı olarak kubbeli ve yan kubbeli örtüler ve tavanı destekleyen filayak destek sistemleri kullanıldı. Malzeme olarak küfeki taşı ve mermerin sıklıkla kullanıldığı klasik dönem yapılarının tasarımında genelde yukarıdan aşağıya inildikçe genişleyen bir tasarım kompozisyonu hâkim oldu.
GEÇ DÖNEM OSMANLI MİMARİSİ
Bu dönem Osmanlı mimarisinin görüntüsü, geçmiş dönemlere oranla değişik özellikler göstermektedir. Kültür ve sanat, siyasal başarısızlıkların süreklilik kazandığı 18. yüzyıla kadar önemli ölçüde geleneksel bütünlüğünü korumuştur. 18. yüzyıldan itibaren batı etkilerinin yoğunluğu duyulmaya başlamıştır. Bu yüzyılda özellikle Fransa ile kurulan siyasal yakınlaşma Osmanlı sanatı üzerinde oldukça etkili olmuştur. Böylece Osmanlı sanatı, 18. yüzyıldan itibaren batı sanatının etkisinde gelişme göstermiştir.
Osmanlı Mimarisi Erken Dönem, Klasik Dönem ve Geç Dönem Osmanlı Mimarisi olmak üzere üç dönemden oluşur.
ERKEN DÖNEM OSMANLI MİMARİSİ
Erken dönem mimarisi 1299 yılında Osmanlı Devleti’nin Osman Gazi tarafından Söğüt'de Osmanlı'nın tarafından kurulması ile 1501 yılında Bayezid Camii'nin (1501-1505) inşaatının başlaması arasındaki dönemi kapsar.1437 yılında inşaatı tamamlanan Üç şerefeli Camii hem erken dönemin en önemli yapıtlarından kabul edilmektedir; hem de klasik dönemin özelliklerinden olan iç avluya sahip planlar ve ana kubbe öğelerinin ilk kez uygulandığı bir yapıdır. 1365 ile 1453 yılları arasında devlete başkentlik yapmış olan Edirne'de ise ağırlıklı olarak cami ve medrese inşa edildi. Bizans mimarisi ve Selçuklu mimarisi etkilerini taşısa da bu dönemde klasik döneme dayanak oluşturacak fikirlerin ilk uygulamaları gerçekleşti. Ayrıca Klasik dönemin en önemli mimari kavramlarından birisi olacak kubbe kullanılması pratiği ortaya çıktı. 1333 ile 1334 yıllarında inşa edilen Hacı Özbek Camii Osmanlı mimarlık tarihinde inşa edilmiş ilk cami olarak kabul edilir. İznik'te yer alan bu yapı aynı zamanda tek kubbeli Osmanlı camii türüne de ilk örnektir. Dönemin kayda değer diğer yapılarının başında 1472 yılında inşa edilen Çinili Köşk gelmektedir. Çinili Köşk Osmanlı mimarisinde daha sonra pek rağbet görmeyecek olan çininin dış kaplama olarak kullanıldığı nadir uygulamalardan biridir.
KLASİK DÖNEM OSMANLI MİMARİSİ
1501 ile 1703 yılları arasında hâkim olan Klasik dönemin örnekleri ağırlıklı olarak İstanbul'da yer alır. Özel mülkiyet kavramının olmamasından dolayı sivil mimari örneklerin olmadığı bu dönemde daha çok dinî yapılar ve kamu yapıları inşa edildi. Klasik dönemin mimarlarının genel yaklaşımı yüksek ve görkemli yapılar inşa etmek yönündeydi. Bu sebepten erken dönemde uygulanmaya başlanan kubbeli ve merkezî planlı yapılar, klasik dönemde daha anıtsal ölçeklerde uygulandı. Bu 2 dönemi etkileyen önemli yapılardan birisi de 537 yılında inşa edilen Ayasofya idi. Ayasofya gibi büyük ana kubbelerin inşa edilebilmesi için yarım kubbelerin kullanılması pratiği de bu dönemde yaygınlaştı. Bu amaçla inşa edilen yapıların başında gelen camilerde ağırlıklı olarak kubbeli ve yan kubbeli örtüler ve tavanı destekleyen filayak destek sistemleri kullanıldı. Malzeme olarak küfeki taşı ve mermerin sıklıkla kullanıldığı klasik dönem yapılarının tasarımında genelde yukarıdan aşağıya inildikçe genişleyen bir tasarım kompozisyonu hâkim oldu.
GEÇ DÖNEM OSMANLI MİMARİSİ
Bu dönem Osmanlı mimarisinin görüntüsü, geçmiş dönemlere oranla değişik özellikler göstermektedir. Kültür ve sanat, siyasal başarısızlıkların süreklilik kazandığı 18. yüzyıla kadar önemli ölçüde geleneksel bütünlüğünü korumuştur. 18. yüzyıldan itibaren batı etkilerinin yoğunluğu duyulmaya başlamıştır. Bu yüzyılda özellikle Fransa ile kurulan siyasal yakınlaşma Osmanlı sanatı üzerinde oldukça etkili olmuştur. Böylece Osmanlı sanatı, 18. yüzyıldan itibaren batı sanatının etkisinde gelişme göstermiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder