OKUMA METNİ / Özol, Ahmet. "Renk" Sanat Eğitimi ve Tasarımda Temel Değerler. Pastel yayınculık. 2002. ss. 374-380
Renk ve Temel Tanımlamalar
18. y.y. itibaren başlayan renk kuramları bugünkü anlayışına yakınlaşmıştır. Jacob Christopher le Blon boya maddesi kırmızı, arı ve mavinin temel renkler olduğunu söylemiştir. Bu tezi bugünkü temel renk kuramının kaynağıdır.
İnsan çevresinden algılarına yansıyan renk özelliklerini görüp tanımlayarak yaratmış olduğu bireysel dünyasında, renklere ait bilgi ve kavramları geliştirir. Bu kavramsallık içinde renk adeta somut bir etken gibi gücünü ve karakterini belirlemiştir. Oysa nesnelerin dışnıda renksiz olarak algılanan hava ortamının bünyesi, renkli ışınları barındırdığı ve renkleri algılamamızda da bu ışın demetlerinin rol oynadığı düşüncesi bilincimizin çok gerisinde kalmaktadır. Ancak havanın farkına bulutsuz günlerde varırız. Gökyüzünün herhangi bir renk olmamasına rağmen mavi gözükmesi gibi. Bunun sebebi Güneş ışışğı gökyü<zünden geldiğinden havada bulunan partiküllerden büyük oranda oksijen ve azot partiküllerinin engelleriyle karşılaşır. Bu çarpışmalarda ışınlar yön değiştirirler ve ışın serpintileri oluşturur. Bu serpişmelerden ışınlardan kısa dalgalı mavi ve mor ışık, uzun dalgalı kırmızı ve turuncudan daha fazla serpiştirilirler. Bunların hepsini Lord Rayleigh keşfetmiştir.
Gökkuşağı güneş ışığındaki ışın demetleri, yağmur zerreciklerinin kristal kırılma etkisi yaratmasıyla içindeki reklerin varlığını gösterir.
Henry Matisse "Renk ışığın dışa vurumudur." diyerek özet bir tanım ortaya çkaramıştır.
Isaac Newton renk sistemleri üzerine açıklamalar getirmiştir. Bir ışın demeti cam prizmanın bir yüzüne yöneltildiğinde, iç kısma doğru kırılmaya uğrayıp ikinci yüzeye çarpar ve yine kırılarak prizmayı terk eder. Renlerin değişmeen bir diziliş göstermesinin sebebi ise ışığın kırılma açılarının farklı olmasıdır. En az kırılma açısı kırmızıya aittir.çünkü ışığın dalga boyu uznudur.
Nesneleri tanımlarken ilk sıralanan değerlerinin başnda biçimsel yapı ve renk özelliği gelmektedir.
Her renki yüzey kendi kimliğiyle ilgili rengin karşıtı olan renge ait olmak üzere, insanların psikolojisi üzerinde bir boşluk yaratır. Duyumsanan boşluğu doldurmada etken olan rengin karşıt rengi vardır. Renk şiddeti güçlü iki renk yan yana getirilirse, tedirgin edici bir renk ortaya çıkar. Ancak karşıt renklerin tonları ve şiddetlerinde değişiklik yapılarak uyumlu hale getirilirse etki gücü artar.
Renk Çemberi ve Temel Kavramlar
Bitişik yani komşu olan renklere ve karşıt renklere bu sistemle açıklık getirilir.
Sanat alanında sanat eğitimindeki sıralamda üç ana renk ilkesine göre kırmızı mavi sarı genelikle ara renklerle birlikte 12 renk göstermektedir.
Boya renkleriyle ışık renleri arasındaki farkı Hermann Von Helmolti ortaya koymuştur.
Pigment
Bir yüzeye renk katmada kullanılan sıvı, toz yada değişik medyumlarla karışımlı boya maddelerinin renk sağlayan niteliğine pigment denir. Kırmızı,mavi,sarı bu renkler birincil renkler olarak tanımlanır. kariştırma sonucundan kırmızı+sarı=turuncu, sarı+mavi=yeşil,mavi+kırmızı=mor ikincil renkler çıkar. Bu ikinciller hemen bitişiğindeki birincillerle karıştırıldığında üçüncül renkler çıkar.
Doyum
İki karşıt renk pigment olarak karışırılırsa krom grisine dönüşmeye başlar. Tamamlayıcı karışım yapılarak grileşme derecelerine ise doyum denir. bu işlemde, renk şiddeti en yüksek durumdan grileşmeye doğru giderken doyma derecesi artar ve nötrleşme gerçekleşir.
Hue
Renk çemberinde yer alan renklerden her birini diğerinden ayırtan ve rengin karakterini tanımlatan özelliğine denir.
Value
Değer, bi renkteki açıklık-koyuluk derecesidir ve pigment karışımlarda siyah ve beyazın katılmasıyla ayarlanabilir.
Analog Renkler
Renk çemberinde yer alan renklerde, yan yana gelenlere analog renkler denir.
Sıcak-Soğuk Rnkler
Sarı, turuncu, kırmzı renkleri psikolojik çağrıştırmadan dolayı sıcak renkler;mavi, mor, yeşil is soğuk renkler olarak adlandırılır. Sıcak renkli yüzyler olduklarından daha yakın, soğuk yüzeyli renkler ise daha uzak gösterir. Sıcak-soğuk renklerden renk perspektifi olarak yaralanılmaktadır.
18. y.y. itibaren başlayan renk kuramları bugünkü anlayışına yakınlaşmıştır. Jacob Christopher le Blon boya maddesi kırmızı, arı ve mavinin temel renkler olduğunu söylemiştir. Bu tezi bugünkü temel renk kuramının kaynağıdır.
İnsan çevresinden algılarına yansıyan renk özelliklerini görüp tanımlayarak yaratmış olduğu bireysel dünyasında, renklere ait bilgi ve kavramları geliştirir. Bu kavramsallık içinde renk adeta somut bir etken gibi gücünü ve karakterini belirlemiştir. Oysa nesnelerin dışnıda renksiz olarak algılanan hava ortamının bünyesi, renkli ışınları barındırdığı ve renkleri algılamamızda da bu ışın demetlerinin rol oynadığı düşüncesi bilincimizin çok gerisinde kalmaktadır. Ancak havanın farkına bulutsuz günlerde varırız. Gökyüzünün herhangi bir renk olmamasına rağmen mavi gözükmesi gibi. Bunun sebebi Güneş ışışğı gökyü<zünden geldiğinden havada bulunan partiküllerden büyük oranda oksijen ve azot partiküllerinin engelleriyle karşılaşır. Bu çarpışmalarda ışınlar yön değiştirirler ve ışın serpintileri oluşturur. Bu serpişmelerden ışınlardan kısa dalgalı mavi ve mor ışık, uzun dalgalı kırmızı ve turuncudan daha fazla serpiştirilirler. Bunların hepsini Lord Rayleigh keşfetmiştir.
Gökkuşağı güneş ışığındaki ışın demetleri, yağmur zerreciklerinin kristal kırılma etkisi yaratmasıyla içindeki reklerin varlığını gösterir.
Henry Matisse "Renk ışığın dışa vurumudur." diyerek özet bir tanım ortaya çkaramıştır.
Isaac Newton renk sistemleri üzerine açıklamalar getirmiştir. Bir ışın demeti cam prizmanın bir yüzüne yöneltildiğinde, iç kısma doğru kırılmaya uğrayıp ikinci yüzeye çarpar ve yine kırılarak prizmayı terk eder. Renlerin değişmeen bir diziliş göstermesinin sebebi ise ışığın kırılma açılarının farklı olmasıdır. En az kırılma açısı kırmızıya aittir.çünkü ışığın dalga boyu uznudur.
Nesneleri tanımlarken ilk sıralanan değerlerinin başnda biçimsel yapı ve renk özelliği gelmektedir.
Her renki yüzey kendi kimliğiyle ilgili rengin karşıtı olan renge ait olmak üzere, insanların psikolojisi üzerinde bir boşluk yaratır. Duyumsanan boşluğu doldurmada etken olan rengin karşıt rengi vardır. Renk şiddeti güçlü iki renk yan yana getirilirse, tedirgin edici bir renk ortaya çıkar. Ancak karşıt renklerin tonları ve şiddetlerinde değişiklik yapılarak uyumlu hale getirilirse etki gücü artar.
Renk Çemberi ve Temel Kavramlar
Bitişik yani komşu olan renklere ve karşıt renklere bu sistemle açıklık getirilir.
Sanat alanında sanat eğitimindeki sıralamda üç ana renk ilkesine göre kırmızı mavi sarı genelikle ara renklerle birlikte 12 renk göstermektedir.
Boya renkleriyle ışık renleri arasındaki farkı Hermann Von Helmolti ortaya koymuştur.
Pigment
Bir yüzeye renk katmada kullanılan sıvı, toz yada değişik medyumlarla karışımlı boya maddelerinin renk sağlayan niteliğine pigment denir. Kırmızı,mavi,sarı bu renkler birincil renkler olarak tanımlanır. kariştırma sonucundan kırmızı+sarı=turuncu, sarı+mavi=yeşil,mavi+kırmızı=mor ikincil renkler çıkar. Bu ikinciller hemen bitişiğindeki birincillerle karıştırıldığında üçüncül renkler çıkar.
Doyum
İki karşıt renk pigment olarak karışırılırsa krom grisine dönüşmeye başlar. Tamamlayıcı karışım yapılarak grileşme derecelerine ise doyum denir. bu işlemde, renk şiddeti en yüksek durumdan grileşmeye doğru giderken doyma derecesi artar ve nötrleşme gerçekleşir.
Hue
Renk çemberinde yer alan renklerden her birini diğerinden ayırtan ve rengin karakterini tanımlatan özelliğine denir.
Value
Değer, bi renkteki açıklık-koyuluk derecesidir ve pigment karışımlarda siyah ve beyazın katılmasıyla ayarlanabilir.
Analog Renkler
Renk çemberinde yer alan renklerde, yan yana gelenlere analog renkler denir.
Sıcak-Soğuk Rnkler
Sarı, turuncu, kırmzı renkleri psikolojik çağrıştırmadan dolayı sıcak renkler;mavi, mor, yeşil is soğuk renkler olarak adlandırılır. Sıcak renkli yüzyler olduklarından daha yakın, soğuk yüzeyli renkler ise daha uzak gösterir. Sıcak-soğuk renklerden renk perspektifi olarak yaralanılmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder