Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

OKUMA METNİ / "Osmanlı Mimarisinin Yapısı ve Özellikleri"

Osmanlı Mimarisinin Yapısı ve Özellikleri  Osmanlı Mimarisi Erken Dönem, Klasik Dönem ve Geç Dönem Osmanlı Mimarisi olmak üzere üç dönemden oluşur. ERKEN DÖNEM OSMANLI MİMARİSİ  Erken dönem mimarisi 1299 yılında Osmanlı Devleti’nin Osman Gazi tarafından Söğüt'de Osmanlı'nın tarafından kurulması ile 1501 yılında Bayezid Camii'nin (1501-1505) inşaatının başlaması arasındaki dönemi kapsar.1437 yılında inşaatı tamamlanan Üç şerefeli Camii hem erken dönemin en önemli yapıtlarından kabul edilmektedir; hem de klasik dönemin özelliklerinden olan iç avluya sahip planlar ve ana kubbe öğelerinin ilk kez uygulandığı bir yapıdır. 1365 ile 1453 yılları arasında devlete başkentlik yapmış olan Edirne'de ise ağırlıklı olarak cami ve medrese inşa edildi. Bizans mimarisi ve Selçuklu mimarisi etkilerini taşısa da bu dönemde klasik döneme dayanak oluşturacak fikirlerin ilk uygulamaları gerçekleşti. Ayrıca Klasik dönemin en önemli mimari kavramlarından birisi olacak kubbe kullanılması pratiğ

OKUMA METNİ / "Barok Mimarisi"Kaynak

Barok mimarisi,Rönesanas mimarisinin geometrik,sade düzenine karşı çıkmış karmaşık ve bireysel maniyerist bir tasarım anlayış mistik bir ortam yaratma isteği olan dö nemdir.Barok  kelimesi şekilsiz inciler,rokoko kelimesi ise yapay mağaralar anlamına gelen kelimelerden türetilmiştir. Mimari Özellikler: Genel özelliklerinin yansıtıldığı kilise dış cephe tasarımında görülür,bunlar Giriş cephesinde serbestçe duran 2 şerli ya da 3 erli kolonlar,mimari elemanların yanı sıra heykel figürleri ve ağır süs donatıyla elde edilen dinamik cephe görüntüsü,taşıyıcı sistemin ağır süs elemanlarıyla gizlenmesi gibi özellikler gösterir.           İç mekan: Uzunlamasına yada elips bir merkezi plan,kavisli yüzeyler,devamlılığı ve aralarında ritmik bir düzen olan yapı şekilleri kullanılmıştır. Peyzaj ve Kentsel Yerleşim Özellikleri: 17Yy.da tarihte ilk kez doğal çevrenin biçimlendirilmiş peyzaja dönüştüğü projeler Avrupa başkentlerin de görülmüştür.Örneğin,Paris çevresinin 1740 tarihli haritası, b

OKUMA METNİ / "Avrupa'da Gotik, Rönesans ve Barok Mimarileri"Kaynak

Gotik Mimari: Gotik Mimari olarak tanımladığımız mimari stil ilk olarak 1140 civarında kuzey Fransa’ da doğmuştur. Paris’te daha uzun, daha aydınlık ve daha hacimli kiliselerin inşaatı sürecinde bu stil iyice yayılmıştır. İlerleyen yıllarda bu stil kalelerde, saraylarda, köprülerde şehir duvarlarında ve kapılarında da kullanılmıştır. Gotik Mimari Ortaçağ’da sıklıkla karşılaşılan sorunlar sonrası ortaya çıkmıştır. 1100-1200’lerde yapıların mimarisi oldukça limitli, ilkel, karanlık ve soğuktu. Gotik Mimari bunun gibi sorunları çözmeyi hedeflemiş ve  aydınlık ,  hoş ,  havadar  yapılar inşa edilmesini sağlamıştır.  Gotik yapılar, Tanrı’ya ulaşmak için yapılmış ve en özgün ürünler dini mimaride verilmiştir. Bu dönemde insan eyleminin odağı dinsel yaşam olduğu için, en ileri mimari tasarım ve teknolojiye sahip olan yapılar kilise tarafından yaptırılmıştır. Avrupa mimarlığında önemli yer tutan ve genellikle yapımları yıllarca süren çok sayıda katedral (“kardinal makamı” anlamındaki “cathed

OKUMA METNİ / Ergonomi ve AntropometriKaynak

Ergonomi "Fiziksel çevrenin insana uyumlaştırılması süreci" ne ergonomi denir. İş yükü ve çalışma gücünün en iyi şekilde dengelenip, hem çalışanın sağlığını koruyan, hem de üretimin artmasını sağlayan insan – makine – çevre sisteminin başarılması için biyolojik bilginin anatomi, fizyoloji ve deneysel psikoloji alanlarında uygulanmasına ergonomi denir. Ergonomi, kişisel çalışma bilimidir, insan organizmasının özelliklerin ve yeteneklerini araştırarak işin insana, insanın işe uyumu için gerekli şartları sağlar. İnsanların yeteneklerini fark etmesini ve etkili bir şekilde kullanılmasını sağlayarak insanın çalışırken aşırı zorlanmalar yüzünden yıpranmasını önler ve bu uyum sayesinde iş başarımını artırır. Antropometri Antropometri; insan vücudunun boyutları ile ilgilenen özel bir bilim dalı olup, Yunanca’da “insan” anlamında kullanılan anthropos ve “ölçüm” anlamında kullanılan metron kelimelerinden türetilmiş olup, antropometri, vücudun belli bölüm

OKUMA METNİ / Roth, L.M. "Sağlamlık" Mimarlığın Öyküsü. 2006Kaynak

''Sağlamlık'' - Bir yapının en görünür kısmı strüktürü ya da onu ayakta tutan kısmıdır. Günümüzde mimarlar ve mühendisler çok az malzemeyle çok iş yapan, yer çekimine meydan okur görünen strüktürler yapmaktan hoşlanıyorlar. Fiziksel bir gücün hareket, basınç veya gerilme yaratma potansiyeli vardır. Mimarlar tasarladıkları strüktürün statik denge içinde olması için güçlerin çözümlenerek dengelenmeleri ile ilgilenirler. Bir strüktürel sistem içerisinde karşılanması ve çözümlenmesi gereken güçler iki tür yüklenmeden kaynaklanır. Bunlar; 1)Nesnenin sabit kısım ve elemanlarının ölü yükü ile oluşan güçler, 2)Sabit olmayan/geçici olan canlı yükler nedeniyle oluşan güçler (Ör: Kullanıcılar, dışsal yükleme ve darbeler) Canlı yük türleri: Rüzgar, Deprem, Toprak kayması, darbe Bu strüktürel güçler strüktürel elemanlarda gerilim(stres)(birim alana uygulanan güç) yaratırlar. Bir strüktürel elemanda kullanılan malzemenin dayanma kapasitesinden daha büyük bir

OKUMA METNİ / Özol, Ahmet. "Renk" Sanat Eğitimi ve Tasarımda Temel Değerler. Pastel yayınculık. 2002. ss. 374-380

Resim
 Renk ve Temel Tanımlamalar                18. y.y. itibaren başlayan renk kuramları bugünkü anlayışına yakınlaşmıştır. Jacob Christopher le Blon boya maddesi kırmızı, arı ve mavinin temel renkler olduğunu söylemiştir. Bu tezi bugünkü temel renk kuramının kaynağıdır.             İnsan çevresinden algılarına yansıyan renk özelliklerini görüp tanımlayarak yaratmış olduğu bireysel dünyasında, renklere ait bilgi ve kavramları geliştirir. Bu kavramsallık içinde renk adeta somut bir etken gibi gücünü ve karakterini belirlemiştir. Oysa nesnelerin dışnıda renksiz olarak algılanan hava ortamının bünyesi, renkli ışınları barındırdığı ve renkleri algılamamızda da bu ışın demetlerinin rol oynadığı düşüncesi bilincimizin çok gerisinde kalmaktadır. Ancak havanın farkına bulutsuz günlerde varırız. Gökyüzünün herhangi bir renk olmamasına rağmen mavi gözükmesi gibi. Bunun sebebi Güneş ışışğı gökyü<zünden geldiğinden havada bulunan partiküllerden büyük oranda oksijen ve azot partiküllerinin engelleri

OKUMA METNİ / Roth, L. M. "orantı" "ölçek". Mimarlığın Öyküsü. 2006Kaynak

Oran- Orantı Zihin aynı zamanda örüntülerde matematiksel ve geometrik ilişkiler bulmaya da çalışır.Eskiler insan biçiminin tanrıların biçimine dayandığına inandıkları için evrensel ve tanrısal geometrik ve orantılı ilişkilerin insan bedeninin orantılarında da gözlemlenebileceğine de inanıyorlardı. Yunan tapınakları normalde dar cephelerde altı , uzun yarı kenarlarda on üç sutün ya da daha az olarak onyediye sekiz sutüne sahipti. Belki yunan mimarllıgı ve tasarımıyla ve bir bütün olarak klasik mimarlıkta en çok ilişkilendirilen orantı sistemi Altın Kesit ya da Altın Oran denilen sistemdir. Aynı altının madenlerin en bozulmazı ve en kusursuzu olması gibi orantısal ilişkinin de kusursuz olduguna inanılıyordu. Genel olarakı iki eşit olmayan parçanın ilişkisi olarak betimlenebilen bu orantılamada küçük parçanının büyük parçaya oranı büyük parçanın bütüne oranına eşit olmalıdır. Yunanlılar bu teorem üzerinde geometrik olarak şu iki yoıldan biriyle sahada ipler ve çivilerle ya da parşomen üze

OKUMA METNİ / Rasmussen, S.E. "Mimaride Günışığı" Yaşanan Mimari. Remzi Kitabevi 2009, s.188-216

Bir mimarın bir yapıda kontrol altına alamadığı şeylerden biri hatta belki de tek faktör gün ışığıdır. Çünkü gün ışığı çok değişkendir saat haca durumu... bağlıdır. Bu bağlılık rengi, yoğunluğu etkiler bu yüzdendir ki ışık mimarın sanatsal bağlamda kullanacağı bir malzeme haline gelir.   Işık nesneleri nesneler var olan detayları nesnelerin renklerini şekillendirip ayırt etmemiz de bir araç işlevi görür, dolayısıyla doğru bir şekilde kullanıldığı takdirde harikalar ortaya çıkabilir. Kent aksi takdirde yanlış şekilde kullanılması sonucu bir mimari yapıya ne kadar kusursuz olursa olsun mahvedebilir. Işık alma biçimi olarak mekanlar 3 ana başlık altında incelenir: Işık her yanından ışık aldı 6 aydınlık açık mekan yapılarına sıcak ülkelerde sıkça rastlanır bu mekanların tipik özelliği güneşten korunmak için sütunların üstüne yerleştirilmiş bir çatının olması ve yanlarının açık olmasıdır.   Aydınlatmada kullanılan diğer bir teknikle yansımalı aydınlatma örneğin pencerelerin duvara yakın ol
Gündelik yaşantımızda çevremizde birçok ürünü kullanmaktayız. Bu ürünleri kullanırken ürün çoğu zaman bize kendini anlatır, ifade eder. Fakat bazı ürünleri kullanmak biraz zorlaşabilir. İşte bu yüzden ürünlerin bize kendini en kısa ve anlaşılır yoldan anlatması çok önemlidir. Dolayısıyla tasarımcı ürünün kendini anlatması için verdiği mesajı en doğru nasıl yansıtılması gerektiği üzerine çalışmalar, araştırmalar yapması gerekir. Bu araştırmalardan ilki ‘’algı’’dır. Algı bir şeyin bilincine varmak, idrak etmek olarak tanımlanabilir. Çevremizle ilgili bütün bilgileri duyum ve algı ile elde ederiz. Gestalt teorisi temelde görsel algılamanın nasıl gerçekleştiği bu süreçte neler olduğu ve nelerden etkilenildiğinin açıklanması üzerine kurulmuştur. Bu teori bütüncül bir ilkeyi kapsar. Endüstri ürünleri tasarımı insanların ihtiyaçlarına göre tasarım üretilmesi sürecidir. Bu süreçte insanların ihtiyaçlarına, kullanım şekillerine göre araştırma ve inceleme sonucu ortaya ürün konması hedeflenir

OKUMA METNİ / Tunalı, İsmail. Tasarım Felsefesi, YEM Yayın (3.Baskı) 2009 s.34-42Kaynak

Mimari yapı, kısaca belli bir biçim verilmiş mekandır. Bir mimari yapıyı belirleyen temel kategoriler kalıcılık,sağlamlık,rahatlık ve güzellik. Mimar, bu hayal gücünü kullanarak bu öğelerden oluşan mimari dilde özgün bir mekan meydana getirir. Bir nesnenin güzelliği onun yalınlığıdır denmiştir zaman içinde bu anlayışa karşı eleştirel bir tavır yükselmeye başlar. Mimari yapıların işlevselliği onların yaşamsal bir gerçekliğe sahip olduğunu gösterir yani sözgelimi insanla beraber yaşarlar zaman içinde eskirler yokolurlar. Böyle durumlarda ancak arkeolojik çalışmalarla gün ışığına çıkabilirler ve kültür varlıkları olarak anlam kazanırlar. Sanat yapılarının varlık tarzı tarhiseldir. Diğer sanatlardan farkı işlevsel olmasıdır. Düzenlemede şunlar yer alır; görünüş, perspektif ve yer planı. Bir yapının güzelliğini sağlayan ahenktir. Mükemmel yapılarda her zaman bir ahenk vardır. Mimarlık genel olarak insan doğasına ve değişen durumlara göre nesilden nesile çağdan çağa ilerler. Felsefik

OKUMA METNİ / Tunalı, İsmail. Tasarım Felsefesi. Yem Yayın 2009 (3.Baskı) s.18-24Kaynak

Tasarım sözcüğü, biçim vermek temsil etmek anlamına gelir. Tasarım, bir sorunun çözümü için geliştirilmiş plan ya da fikirdir. Tasarım, bilgi, etik, sanat ve teknik gibi varlık kategorilerine göre farklı modeller içinde kendini gösterir. Tasarımlar bilimde kuramlar, felsefede ise düşünce sistemi olarak somutlaşırlar. Her sanat yapıtı bir tasarımdır ve bir tasarım varlığı olarak gerçek varlığı aşar. Bilim ve tasarım konusuna gelirsek, bilim düzenli, sistemli ve yönetimli bilgidir. Bilimin evrim sürecinde özgün ve devrimci bir çağ grek uygarlığı ile başlar. Yazılar kitaplar çoğunlukla doğa üzerinedir. Bu nedenle Grek çağını, bilim çağı olarak nitelendiebilirriz.Bu çağda bilimsel çalışmalarr yapan isim ünlü Aristoteles yaşamıştır. Aristoteles, dünyanın yoktan yaratılmadığı görüşünü benimser, ona göre dünyaya ilk hareketi tanrı vemiştir, sonraki bütün oluşumlar Aristoteles in dört neden kuramına göre meydana gelir. Bunlar; maddi neden, biçimsel neden, hareket ettirici neden, ereksel n